Bir Nihat Aydın Şöyleşisi / Yaşar Aydın
01.12.2011


Söyleşi: Nihat Aydın'ın, cezaevinde kibrit çöpünden yaptığı bağlamasından Umuda Ezgi'ye uzanan 20 yıllık serüveni.

Yaşar Aydın: Umuda Ezgi ile geçen 20 yıl. 12 Eylül karanlığına müzikle karşı duran, 80’lerin sonunda direnişin olduğu her yere yetişen Umuda Ezgi’nin kurucusu Nihat Aydın’la Ankara’da gerçekleştireceği konser öncesi mücadeleyle yoğrulmuş yılları konuştuk.
 
Benim kişisel siyasal yolculuğumda da çok önemlisiniz. Genç yaşlarımda sizin müziğiniz öfkemizin, umudumuzun sözü oldu. Öncelikle bize yaşattıklarınız için teşekkürle başlamak istiyorum. Sonra da alışa geldiği üzere söyleşiye sizin müzikle tanışıklığınızla başlamak istiyorum.

Nihat Aydın: Müzik hayatımın bir yerinde hep oldu. Bunda halk ozanı olan dayım Fazıl Gültekin’in önemli katkısı oldu sanırım. Onu dinleyerek geçen bir çocukluğum oldu. Ama ilk gençlik yıllarıma rengini veren bir müzik hayatım olamadı. İzmir’de derneklerde ev sohbetlerinde ara sıra elime geçen bağlamayı çalma ötesinde bir yoğunlaşma olmadı. Sonrasında 12 Eylül darbesi ve tutuklanmam ile başlayan zorunlu bir ara verme yaşandı.
 
Y.A. Cezaevinde müzik yapma olanağı yok muydu?
 N.A. Toplamda dört yıl cezaevinde kaldım. Cezaevlerinde yaşanan zor koşullar nedeni ile bağlama ya da herhangi bir enstrüman bulma şansımız yoktu. Ama şimdi geriye doğru baktığımda orada bile müziğin aklımın bir yerinde olduğunu görebiliyorum.  Cezaevinde bir araç yokken ıslıkla beste yapmaya başlamıştım. Cezaevi koşullarının imkansızlıkları içerisinde gövdesi dahil her tarafı kibrit çöpünden bağlama yaptım. Pazar çantalarından çektiğim misinalarla perdesini yaptım. İdareden habersiz telleri getirttik. O dönem aynı zamanda cezaevlerinde baskıların katmerleştiği dönemdi. Her aramada telleri söküp yeniden takıyordum. Ama ilk bestelerimi çaldığım bağlamamız olmuştu işte. Cezaevi günlerinde hayatıma müzik daha çok girmeye başlamıştı sanırım.
 
Y.A. Nihat Aydın bir müzik insanı. Ama her dönem siyasi bir kimlik olarak da karşımıza çıktı. Bu bir tercih miydi?
 N.A. Ben müziği siyasal hayatımdan farklı bir şeymiş gibi algılamadım. Müzik beni için bir çeşit ifade ediş biçimi. Hayata nasıl bakıyorsam öyle bir müzik hayatı kurdum. Belki o yüzden hep grup olduk, kolektif üretmeye çalıştık, kendimi değil ortak üretimi öne çıkardık. Bu bir hayata bakış biçimi. Birlikte üreten, ürettiğini halkla paylaşan, itirazı dillendiren ve bunu yaşayan bir anlayış müziğime de hayatıma da egemen oldu.
 
Y.A. Umuda Ezgi böyle kaygılarla mı kuruldu?
 N.A. Umuda Ezgi’yi bu kaygılardan bağımsız düşünemeyiz. Cezaevi sonrası İzmir Gültepe’de yaşarken müzikle daha çok uğraşıyordum. Geçinmek için düğünlerde da çaldım. Yavuz Bingöl’le çalmaya başladık. Yavuz’la yapmamız gereken müziği, siyaseti konuştum. Zor bir yolculuğa çıkacağımızı biliyordum. Ama hayatım hep zordu zaten. Umuda Ezgi’yi mücadele içinde büyütmeye geliştirmeye çalıştık. Türkiye genelinde gelişen sol muhalefetin içinde bir yerde görüyorduk kendimizi.
 Bu şimdi de böyle aslında. Türkiye’de solun pozisyonu, durumu neyse bizim de gurup olarak bundan ayrı düşünülme şansımız yok.
 
Y.A. Umuda Ezgi sürecini biraz anlatır mısınız? Nasıl gelişti?
 N.A. Gurubu oluşturduktan sonra 89’lı yıllardan itibaren Türkiye’nin her yerinde, üniversitelerde, grevlerde, direnişlerde olduk. Yüzlerce konser verdik. Ayda ortalama 6-7 konser verdik. Bu bazen 10 oluyordu. Çoğunluğu dayanışma konserleri olan, baskının yasaklamaların olduğu konserlerdi. Dayanışma için oralarda olduk. Bu sürece Yavuz’la birlikte 4, daha sonrada iki albüm sığdırdık.

Ama burada şunu da belirtmeliyim ki dayanışma çoğunlukla tek taraflı oldu. Bu durum bizim için oldukça yıpratıcı oldu. Bundan sonra yeni müzisyen arkadaşlarımızın bu süreci yaşamamsını diliyorum.
onlarca arkadaşın yetiştiği bir okul oldu Umuda Ezgi.
 
Y.A. 20 yıl sonra müzikte nasıl bir hedefiniz var?
 N.A. Yeni bir albüm çalışmasına girdik. Baharda halkla buluşmasını umuyorum. Umuda Ezgi’nin 20 yıldır duruşu ve üretiminin gücüne inanıyorum. Bu beni umutlu ve güçlü kılıyor. Bu yüzden de yeni bir albüme cesaret edebiliyorum.
  Bu süreçte ciddi bir sağlık sorunu yaşadım ve onu aşmaya çalışıyorum. Müzik benim en önemli dayanağım. Konser tempom düşebilir ama üretimim devam edecek.

Nihat Aydın kimdir?
 1959 yılında Kars’ın Kağızman ilçesinin Yanlızağaç Köyü’nde doğdu. 1977 yılında Lise eğitimini tamamlamak için İzmir’e, Gültepe’ye taşındı. Siyasal çalışmalar içerisinde bulundu. 1980 darbesinden sonra dört yıl cezaevinde kaldı.
 Cezaevi sonrası müzik çalışmalarına hız verdi. Atmacalar albümü sonrası Umuda Ezgi ile 20 yılı aşkın sürecek yolculuğuna başladı.
 
Söyleşi: Yaşar Aydın

http://muhalefet.org/haber-bahari-orgutlemek-icin-gecen-20-yil-umuda-ezgi-22-610.aspx#.Ttc36iT-sCk.twitter


SON EKLENEN 5 HABER