Bugüne dek özgün iki “Bas Şarkıları” albümlerinin ardından klasik batı müziğinden ünlü seçkileri Türk Sanat Müziği ve arabesk müzikle aranjörlüğünü yapıp yorumladığı “İki Dünya-Köprüler” albümü ile unutulmaz film müziklerini Anadolu'nun sesiyle yeniden düzenlediği Köprüler serisinin 3. albümü ''Köprüler-Beyaz Perde'' nin yaratıcısı olan Ağırbaş’ın müzisyen olarak yetişmesi, yetiştirilmesinde en büyük pay başta müzik dünyamızın ünlü davulcusu babası Salim Ağırbaş’a aittir. Bilindiği gibi Ağırbaş ailesi müzisyenlerle doludur. Babasının yanında, dedesi İsmail Ağırbaş, eski caz ortamında saksofon çalarken, amcası Yüksel Ağırbaş da davul çalmaktadır. Abisi Birol Ağırbaş ise müzik dünyamızın gözde perküsyoncularından biridir.
Sanatçı, böyle bir ailenin içinde büyüse de, lise mezuniyetine kadar müzikle hemen hiç bağı olmadı. Lise eğitimini Sultanahmet Endüstri Meslek Lisesi Döküm Bölümü’nde tamamladı. Bu mesleği icra etmekten vazgeçince, devreye müzisyen baba girip onu bas gitar çalması için yönlendirdi.
İlk profesyonelliğe İzzet Uğurlu Orkestrası’nda adım attı. 1980 başlarında Fındıkzade Saray Düğün Salonu’nda çaldılar. Gerçek anlamda bir profesyonel ortama gidişinde, yıllarca çaldığı İbrahim Şahin Orkestrası’nın payı çoktur.
Daha sonra oluşturdukları caz rock orkestrası ile Reşat Kulüp’de çaldılar. Müzik dağarcığının oluşup, pekişmesinde önemli bir duraktır bu. Çünkü, bu grupta, Kerim Çaplı, Sinan Erkoç, Tarık Sezer, Cengiz Özdemir, Turhan Üğrük gibi önemli müzisyenler vardır.
Ağırbaş’ın üç ay süren bir konservatuar deneyimi de oldu. Ancak askerliği yüzünden öğrenimini sürdüremedi. Orduda Armoni Mızıkası’na görev aldı. Bu süreçteki en önemli olay, Turhan Yükseler’le tanışmasıdır.
Sanatçı, askerlikten sonra Yükseler’in profesyonel grubunun bir üyesi oldu. Çeşme, Kuşadası ve Eurovision gibi birçok organizasyonda yer aldılar. ‘Boğaziçi’ adlı bestesiyle Eurovision şarkı yarışmasına girip finale kaldı. Bu genç yeteneğin farkına varan Onno Tunç, Ağırbaş’ı Sezen Aksu için kurulan orkestraya aldı. Bu çalışma bir kaç yıl sürdü.
Yıllar içinde, uzun süre, Kayahan, Nilüfer, Ajda Pekkan, Zülfü Livaneli, grup Gündoğarken gibi popüler isimlerle çalıştı. Onun müzik serüveninde önemli değişim süreci 1989’lu yılların sonlarında belirdi. Kendi bestelerini üretmeye başladı. Yakın müzisyen arkadaşlarının desteğiyle bu besteler bir albüm tasarımına dönüştü. Ancak uzun yıllar yapımcı arayan Ağırbaş’ın projeden vazgeçtiği bir dönemde yapımcı Osman Bayşu’yla tanışması sonucunda albüm, 1995 yılında “Bas Şarkıları” adıyla yayınlandı.
Türkiye’de bir basçının çıkan ilk profesyonel solo albümüdür. Bas’ı merkez yapan ilginç bir sound çıkmıştır ortaya. Yani, kendine özgü, melodik cümleleri olan ‘Bas Şarkıları’dır bunlar. Kendine özgü bir stil oluşturmuş nadir müzisyenlerden biridir artık.
1996-1997 sezonuyla birlikte yalnızca kendi grubuyla ve Ortaçgil Grubunda çalmayı seçti. '98 yılında, “Bas Şarkıları İki” piyasaya çıktı. Albümde Cem Aksel, Birol Ağırbaş, Vural Şerifoğlu, Ozan Doğulu gibi eski yol arkadaşlarının yanında, Erkan Oğur, Ahmet Mısırlı, Akın Eldes, Kubat gibi isimler konuk olarak yer aldı. Albümdeki ‘108’ adlı bir bestenin sözleri Bülent Ortaçgil’indir.
2006 yılı içinde birlikte çaldığı sanatçıların arasına, eski Düş Sokağı Sakinleri grubu kurucularından olan ve artık solo olarak müzik hayatını sürdüren Murat Çelik de eklendi. Bu birliktelikte Murat Çelik’e Gürol Ağıbaş’ın yanında Akın Eldes’te eşlik etti. Caz içerikli bir müzik altyapısına sahip birliktelikte eski ve yeni Murat Çelik şarkıları yorumladılar.
Ağırbaş, müzikle yoluna devam etmektedir..